Kaynak : Kültür Bakanlığı, Tatar Halk Edebiyatı, Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi
Halkın kendini adlandırması onun etnik yapısı hakkında pek güvenilir malumat verir.
Malum olduğu üzere Skifler hakkında ilk haberlere MÖ. VII. asırda yazılmış Asur belgelerinde rastlıyoruz. Skifler ülkesi burada İşkuza, hükümdarları da İspakay ve Partatua diye anılır (Pogrebova M.N., 1981,44-48)
İşkuza sözünü İranca açıklayamamışlardır. Türkçe ise birkaç izahı var: 1. işki "içki, içteki" + uz "Türklerin pek eski bir kavim adı" işkuz "iç uzlar"; 2. İşki~eski~skide (Skif:Skit) sözünün ilk kısmı; eski bu şekilde Türk kavim adı olarak kullanılmıştır; işkuz "eski uzlar"dır; 3. işkuza iş ve oğuz kısımlarından ibarettir, iş~as şeklindeki Türk kavim adının varyantı, oğuz~ak uz (mukaddes, iyi uzlar) şeklindedir. Hangi varyant kabul edilse de işguza Türkçe bir sözdür.
Hükümdar adı İşpakay, Fasmer ve Abayev tarafından İranca AT sözüne yaklaştırılır. Fakat onun ilk kısmı İşkuza kavim adına denk gelir. Öyle ise İşpakay İşbaga'dan gelişmiş olmalı denebilir. İşk, As kavim adının değişmiş varyantı olup "eş, denk" manasında olmalıdır. İşbaga "kendi eşlerini yetiştirir" anlamındadır.
Partatua İranca açıklanamaz, Türkçe parti tua ~ bardı tua ~ barlı tua anlamı "varlık, zenginlik doğuran" şeklindedir.
Skiflerin meydana gelmesi hakkındaki Herodot'un anlattığı ikinci efsaneyi inceleyelim (ilki Targitay'ın nesli hakkında idi). Herakl, Gerion'un öküzleri peşinden insansız bir ülkeye gelir. Burası soğuktur ve hava pek kötüdür. Herakl domuz derilerine sarılıp uyuyunca, binip geldiği atları kaybolur. Uyanınca atlarını arar ve bir çukura ulaşır, burada yarısı kız, yarısı yılan olan bir canlıya rastlar. Bu yılan kız, atlar bende, fakat benle sevişmezsen onları sana vermem der. Sonra bunların üç oğlu olur, anaları çocukların birisine Agadir, İkincisine Gelon, üçüncüsüne Skif adını verir. Babaları Herakl'ın nasihatine göre, yılan kız oğulları arasında yarış yaptırır. Onlar babalarının yayını çeker ve kayışını sıkmaya mecbur olurlar. Bu işi en küçük oğulları Skif başarır, bu sebeple Skif ülkede hükümdar olur, diğer bütün Skif "hükümdarları da bu Skif in neslinden gelir (Herodot, IV. Bölüm, 7., 8., 10. Pasajlar)
Türk dilinde c ve y sesleri birbiriyle kolay yer değiştirebilir ve onlar Grekçe'de g ile yazılırlar. Buradan yola çıkarak Herakl ismi de Türkçe Cirakl ~ Yirakl sözündendir diye düşünmek mümkün. Yirakl "dr akılı" her zaman yener, kahraman olur. Grek mitolojisinde de Herakl tanınmış bir kahraman olarak sayılır.
Herakl'in birinci oğlu Agadiros, söylediğim gibi -os- Grek'teki isim eki, dili dişler arasına koyarak söylenen d (Agadir) eski Rusça'ya t işareti şeklinde verildi, daha sonra onu Ruslar f ile göstermeye başlamışlar. Agafinos (krş. Teodor - Feodor, Adına - Afina vb.). Agadir sözünde sondaki "insanlar" anlamını verir, birinci kısmı agad ~ agats ~ ağaç "ağaç, orman" manasında kullanılır. Agadir "ağaç insanları", "orman insanları" şeklindeki söz, bunların totemlerinin ağaç veya orman olduğunu gösterir. Agadir'den agadir isimli halk teşekkül etmiş. Agadir kavim adı sonlara doğru agaç-ir ~ agaçiri ~ agatsir şekillerinde karşımıza çıkar, onun başka söyleniş şekilleri mişer (mişe-er "orman insanları") dır. Bu yüzden Agadirleri Mişerlerin en eski atalarıdır, diye düşünmek mümkün. Bunun bu şekilde olduğu sadece kavim adı manası ile değil, Agadir, akatir ve mişerler'in eski yerlerinin aynı olması ile de ispatlanır.
Herakl'ın ikinci oğlu Gelon. Grekçe g söylendiğinde, Türkçe'de ya y, ya da c ye denk gelir; demek ki, Türkçe bu isim Cilan veya Yılan 'dır. Bu çok normaldir. Çünkü o Yılan-Kız'dan doğmuştur. Helon'dan Helen adında halk ortaya çıkar.
Herakl'ın küçük oğlu - Skide (Rusça Skif, Batı Avrupa Skit), Türkçe Skide (Skid-Skit) iki kısımdan oluşur; Eski ~ Skin îski kökü ile ve -de (-di, 4ı) ekinden. Bu ek sahiplik (iyelik) bildirir (ot-lı ~ ot-tı, tal-h ~tal-dı). Kavim adının birinci bölüm ışkı (bıçak, keski) sözüyle de, iski sözüyle de eski adında ilk kavim adıyla da birleştirilebilir (Zakiyev M.Z. 1986, 35, 37, 38; Smirnova Ol, 1981, 249-255). Eski sözü Türklerde kendi manasıyla da kavim adı olarak da kullanılmıştır (Rononov A.N., 1958,74).
Şurası önemli: Agadir, Helon ve Skif isimleri de, kavim adları da İranca etimolojisiyle verilmiyorlar, onların tamamı sadece Türkçe ile açıklanabilir.
Skiflerin kendi adlandırmaları skolot idi, diye yazar Herodot. Bu sözün de "İranca etimolojisini yapamamışlar. Türkçe skolot aynı İske~ışkı sözüne dayanır. Iskı-lı-tı şeklinde ayırırsak, yine aynı ışkı köküyle -lı iyelik ekinden oluşur, -lı eki köke eklenince, Türkler ışıklı sözüne -ti diye bir iyelik daha eklemişler diye düşünülebilir. Iskılıtı-Skolot, ıskılılarla karışmış halktır.
Skifleri İranlılar sak ~ saka diye adlandırmışlar. Skif-İran taraftarları bu sözü Farsça diye düşünüp, İranca-Osetince sag sözünden yapılmış demek istiyorlar. Sag, Osetince "budak" manasını verir. Geyiğin boynuzuna da sag demişler, demek ki, bu kavim adı geyik toteminden yapılmış, Osetince "budaklı boynuz" manasına gelir (Abayev A.İ., 1949, 178). Fakat hiçbir eski müellif sak sözünü geyik ve budaklı boynuz ile bağlamamakta. Stefon Vizantiyskiy şöyle bildirir: sak kavim adıdır, Skifler savaş aletini böyle adlandırmışlar; bundan dolayı onları sak diye adlandırmışlardır (Latışev V.V. 1873 ti, vıp.I. 265). Sak sözü saklanma (muhafaza) sözünden doğan bir silah adıdır. Yani sak~saka isimli Skifler Türk dilli olmuşlar, bu adlandırma İranlılar tarafından da alınmış ve kullanılmış, fakat Farsça değildir. Sak-saga sözünün Türkçe olduğunu aşağıdakiler bir kez daha ispatlar. Türkçe sak, Rusça "ostorojnıy, ohrana, zaşçita"; Türkçe "ihtiyatlı, koruma, savunma, himaye" manalarını verir; sagdak (sak-lık) - Türkçe "savaş aleti için kap", sagay -Altay-Yenisey taflarındaki Hakaslar kavim adı, saza- Yakutlar kavim adı vb. Yani, sak-saka Türkçe konuşan Skiflerin kendi terimleri İran diline de girmiştir.
Tuna'daki bir çeşit Skifler sagadar diye adlandırılır. Abayev onu İranca saka-dar diye ayırır ve "çayırları var" manasına gelir, der (Abayev V.İ., 1949,179). Türkçe bu kavim adı Sakalar şeklindedir.
Skiflerin arasında Herodot savromat-sauramat adında halkları da gösterir. Daha sonra o, türlü yazmalarda sarmat olarak yer alır. Sarmat, Abayev'e göre "kara elli" manasındaki İran sözüdür (Abayev V.İ., 1949,184). Halkları kara elli, sarı elli, ak ellilere ayırmayı tarih bilmez, bu yüzden Abayev'in bu etimolojisi şüphelidir. Türkçe sarma sözü "buzağı derisinden dikilmiş küçük kap" (Mullagulov M.G., 1979, 142), sarmanın ikisini bağ ile toplayıp, onları eğere asıp kullanırlar, içinde kımız vardır, -ti ise iyelik ekidir: sarmalı~sarmatı bu küçük kap ile kımız, süt taşıyanlardır. Herodot'a, onun bu savmak'a. bağlanan halk etimolojisini söyleyip, sarma sözünü savmak fiiliyle anlatmış olmalılar, bu yüzden, o sarmat sözünü savramat diye vermiştir.
Herodot'un başka pek çok kavim adları da Türkçe açıklanabilir. Melanhlen Türkçe'den Grekçe' ye tercüme olarak verilen kavim adı olmalı, çünkü onun manası olan "kara giysili"dir, Türklerde Karakalpaklar var. Taver ~ tavr ~ tagar ~ dager ~ tohar kavim adları 'dağ (belki orman) insanları' diye açıklanır. Argippey- Türkçe irat sözünün Grekçe'ye geçerkenki tercümesi olmalı: îr-at "erkek insanlar", "bekçiler" ir - "erkek", at - Grekçe gippiy. tirk adlı biri kavim adının anlamı "iyi "güzel", "zengin", "bey", "erk" "insanlar", bunlar "zengin", kuvvetli insanlar" dır; daha sonra Türklerde bu manada biar ~ biler ~ bigler kullanılır. Skifler arasında başka Türkçe kavim adları da gösterilebilir.