top of page

RÖPORTAJ

Kazım Mirşan

Shinetsog - Anu Khatan
00:0000:00

1919 yılında Doğu Türkistan'ın Gulca şehrinde dünyaya gelmiştir. Ailesi esasen Tümenlik Türküdür. Yani Sibirya'nın güneyinden. Rus baskısından dolayı Gulca'ya göçen aile bu defa Çin baskısı ile karşı karşıya gelir. Oğlunu gencecik yaşında kaydebeden dede Mir Kasım Mirşan, torunu Kazım Mirşan'ı güven kaygısıyla TÜrkiye'ye kaçak göçek yollar. Tarih 1935'tir...
Kazım Mirşan hakkında daha fazla bilgi için lütfen Turgay Tüfekçioğlu söyleşimizi seyrediniz.

''Kafaya gelen çok şey vardır.   Ama ispat lazım.''

  • Kazım Mirşan hocamızla, vefatından bir-iki hafta önce telefon görüşmemizde TUVA kelimesi üzerine konuştuk. TUV = Doğmak, TUV-a = Doğuyor / Doğdu (Doğadan gelen) gibi bir anlamı olduğunu öğrendik. Artık bilgilerimizi üst üste koyduğumuzda, bu röportaj yaptığımız güne kıyasla çok ilerlemiş sayılırız.

    Ama yine de hocamızın dediği gibi ispat lazım. Şükür ki bu ispatları tarihimiz, kültürümüz her yerden fısıldıyor bize. Dil olarak, sanat olarak, coğrafya olarak, jeolojik olaylar olarak, işçilik, bilim olarak. Zaten TuvART takipçileri tam olarak bu ifadeyle neyi anlattığımızı artık biliyor. Bu durumda ilgili sohbetimizin ilgili bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

    Aslında bu özel bir konuşmaydı. İspatlı bir konuşma olmadığı, beyin fırtınası türünde bir sohbet olduğu için kanıt - bilimsel açıklama olarak kullanılmaması konusunda da Kazım Mirşan hocamız beni uyardı. Ben de zaten öyle bir niyette değilim. Sadece TUVA kelimesi hakkında hocamızla böyle bir sohbetimiz oldu diyorum ve sizlerle paylaşıyorum. Esenlikler 

  • Asıl merak ettiğim konu şu hocam, Tuva kelimesi Kuran’da geçiyor. Diyor ki Musa, çıkar çarıklarını, şu an kutsal vadi Tuva’dasın. Tuva, Kuran’daki bilgiye göre Kutsal Vadi demek. Bu aynı zamanda isim olarak geçiyor Kuran’da. Şimdi bunun bir Arapça ya da İbranice olma ihtimali yok değil mi?

  • Kazım Mirşan : “Şimdi bu Arapların da bazı sözleri Türkçeden almış olma ihtimali var. Çünkü Yemen’de Türkçe yazıtlar bulundu. Yemen… Şimdi bunlar Arapça konuşuyor hepsi. Fakat bu Yemen eskiden yazdıkları yazıların hepsi Türkçe! Bunlar böyle Arapların bir sürü sözleri Türklerden almış olma ihtimali çok büyük.”

  • Musa döneminde o bölgede Türklerin etkin olduğunu düşünüyorum ister istemez. Çünkü Musa’nın Tanrısı Türkçe bir isimle sesleniyor, Tuva diyor. Tevrat’ta bu kelime geçmiyor hiçbir şekilde ama Kuran’da var ve bu çok ilgimi çekiyor benim. Yani Allah, Musa’ya neden Türkçe bir laf söylüyor diye. Çok düşünüyorum, gerçekten kafamı çok kurcalıyor. Bu sebeple sizden bilgi rica ettim. Yani gerçekten de Musa’ya neden Türkçe bir kelime ile seslenilmiş olabilir.

  • Kazım Mirşan : Türkçeyle seslenmek değil. Türkler orda kaynaşmışlar. Araplar Türklerden kelime almış, Türkler Araplardan… O şekilde bir sebep var.

  • Yani şimdi Tevrat’ta olmaması da çok ilginç; çünkü onlar yer ve kişi adlarına çok önem verirler.

  • Kazım Mirşan: Şimdi o başka bir kabile. Tevrat’ta da vardır muhakkak, ama başka bir sözle ifade etmişlerdir.

  • Yani çevirenler tabi belki Tuva kelimesine yer vermemiş olabilir, daha çok ve hep Tur üzerinde duruyorlar dağ olarak. Ama ben Arapça okuyabildiğim için Kuran’da Tuva’yı çok net bir biçimde okuyorum. Bir de şunu sormak istiyorum. Hakas Türklerinden bir arkadaşımız –va ya da –ba ekinin, hidronim belirttiğini söyledi ve suyla ilgili bir kelime olabilir dedi Tuva için.

  • Kazım Mirşan : Onu bilemiyorum. Ama benim bildiğim su, ab’dır Arapça. Ab’ın Türkçeden geçtiğini söyleyebiliriz ama örnek bulmak lazım. Öyle her söze Türkçede var demeye gelmez. Net örnekler bulacaksın. Yani Ab’ın Arapların Türkçeden aldıklarını gösteren net şeyler ya da Türklerin suya ab dediklerine dair örnekler lâzım.

    “ Her söze Türkçe'de var demeye gelmez.” 

  • Ama Tuva çok net, Türkçe yani değil mi?

  • Kazım Mirşan : Evet. Ama şu var kafaya gelen çok şey vardır. Fakat bu yeterli değil. İspatı lazım. İspatı olmadıkça ne kadar Tuva sözü, bugün her alanda...
    “Doğa”, doğa da Tuva'dan geliyor!
    Yani bir şeye ben böyle düşünüyorum demek olmaz.
    Düşünceye göre değil de ispat etmek lazım.

  • Evet, ben de Kuran’da gördüğümden beri bunun peşindeyim ancak Türkologlarımız çok cahil çıktı. Tarihçilerimiz de öyle. Çok kısıtlı insanların bilgileri...

  • Kazım Mirşan: Mesela Tuva, dua… Aklıma geliyor işte, taş – daş. Azeriler daş derler. Yani Türkiye Türkçesine bunu bu şekilde almamışlar, kaba demişler. Taş demişler. Ama daş demeleri gerekirdi. Sempatik gelmemiş, Anadolu Türkçesine almamışlar.
    Tuva, dua...

  • Peki, hocam benim aslında düşündüğüm şuydu; Türkler çok eski bir kültür, çok eski bir medeniyet. Ve bunu biz de biliyoruz, sizler de sık sık dile getiriyorsunuz ki; dünyaya medeniyeti taşıyan Türkler. Dolayısıyla şimdi bugün Mezopotamya denilen o yerde oradaki kültür de Türklerden geldi. Yoksa Tuva kelimesinin ta Musa döneminde orada ne işi var? Yani demek ki oralarda Türkler yaşadı ki onların günlük yaşamında ve dilinde Türkçe şeyler var.

  • Kazım Mirşan: Evet! Mesela Mezopotamya’da çivi yazısını icat edenler Türkler. Ona ben katılıyorum. Çünkü önlerinde bir alfabe bulunmadan böyle bir yazıyı yazmak mümkün değil. Nitekim çivi yazısı, alfabetik yazının bir nevi kile yazılabilen cinsten çok güzel bir insan buluşudur. Ayni tarihte teşekkül eden bir şey değil bu (mazisi var demek istiyor).İnsanlar düşünüp ‘biz eskiden taşa yazardık, şimdi kile yazalım, burada taş yok, o halde kile yazılacak bir şey yapalım” şeklinde kolay yazılabilen, mektup halinde yazılabilen yazıdır. Bunu yapanlar Türkler. Başka millette alfabe yok çünkü. Yalnız Türklerde var.

  • Yani Musa’dan daha daha önce Türklerin oralarda yaşadığını söyleyebiliriz değil mi? Dillerine kadar, kutsal yerlerine ad olacak kadar oralarda bir Türk kültürü hâkimdir diyebilir miyiz?

  • Kazım Mirşan : Tabi tabi.

  • İşte benim araştırdığım da tam olarak buydu. Hatta bununla ilgili bir de yazı yazmak istiyorum. Ama sorabileceğim her soruyu, bilme ihtimali olan herkese sormadan ya da sordurmadan da yazmak istemedim.

  • Kazım Mirşan : Bana sormaktan fazla, sizin ispat etmeniz lazım. Ben yalnız yol gösteriyorum. Misaller göstereceksiniz. Kurandan önce Arapların alfabesi var mıydı? Yok!

  • Peki, bu Arap alfabeleri filan onlar ne zaman türemişler? Kur’andan önce alfabeleri yok muydu?

  • Kazım Mirşan : Yoktu! Uygur yazısını çevirdiler. Arap alfabesi bir Uygur yazısı diye bir yazı var, Arapçaya benziyor. Ama Uygurlara Çinliler bu alfabeyi kullandırtmıyor. Çince kullanıyor Uygurlar.

  • Peki, coğrafya olarak düşündüğümüzde arada hayli mesafe var. O yıllarda Araplar mı gitti, Uygur Türkleri mi geldi, nasıl oldu bu?

  • Kazım Mirşan : Şimdi Türkler, zapettikleri yerlerdeki halkı koruyan bir millettir. Dünyada böyle bir millet de başkaca yok. Yani gelip bir yeri zapt ediyor, sonra o zapt ettiği halk için çalışıyor ve kendini de o halktan sayıyor. Nitekim karışıyor. Bu şekilde Türkler mi buraya geldi, gelmedi mi sorusuna cevap vermek de çok zorlaşıyor. Şimdi, Araplar Türkistan’a gittikleri zaman onlar vahşi gibi, oradaki insanları öldürmeye kalkıştılar; Semerkant’ta memerkantta yaşayan Türkleri. Semerkant Müslüman olunca Araplar da onları şiar edindi kendine. Yani Uygurcanın... Mesela bunun misali olarak şöyle bir şey yapabilirsiniz; bugün Uygurcadan bazı sözler ancak Türkiye Türkçesinde var. Başka Türklerde yok. Anadolu Türkçesinde var. Başka Türklerde yok. Bunlar da Araplardan gelmiş diyoruz. Bir de başka Türkçelerde olan Arapça sözler, mesela Tatarcada olan Arap sözlerin bazıları Türkiye Türkçesinde yok. Şimdi bu gibi şeylerden hareket ederek bir tarih yazabilir insan. Tatarcada hangi sözler var Arapça, bunlar Türkiye’de var mı? Eğer yoksa demek ki oraya Araplar, Tataristan’a başka bir yoldan gitmişler. Kafkasya üzerinden gitmişler mesela. Çünkü mesela İlk İslamlığın Türkler tarafından kabulü; herkes diyor ki bunlar Orta Asya’da kabul etti. Hayır! İlk önce Başkurdistan’da kabul olundu. Çünkü ben bir yazıt okudum. Kendilerinin Müslüman olduğunu söyleyen Türkçe bir yazı! Buna göre tarihi çok eski. Orta Asya’da bulunan yazıtlardan çok daha eski. Buna göre Başkurdistan’da ya da Tataristan’da Müslüman olmuştular. Müslümanlığı kabul etmişler. Yani Araplar Orta Asya’ya gitmeden önce Tataristan’a gitmişler. Arap seyyahların bazıları bunu söylüyor zaten. Bu haberleri söylüyor. Bizimkiler kulaklarını tıkıyor. Öyle durumlar var. Bunlar geniş bir araştırma konuları. Ben de alanım olmadığı için girişmedim bu alana şimdi de yapacak kudretim yok.

  • Çok geç tanıştık hocam...

  • Kazım Mirşan : Evet öyle...

bottom of page