top of page

BEYAZ KAĞIT SİYAH NOKTA

Güncelleme tarihi: 23 May 2020


TuvART Blog

Nurten Kahraman Hanım’ın paylaşımı ile bir sosyal deney videosu seyrettim. Bu video, bizim yaşam biçimimizden bir kesiti, cümlelere dökmesi sebebiyle çok hoşuma gitti ve bir AYNA gibi kendimize tutma fikrini bana verdi.

Videoya göre bir akademisyen, öğrencilerini sınava tabi tutmuş ve onlara üzerinde siyah bir nokta olan kâğıdı vermiş. Öğrencilerden de bu kâğıtta ne gördüklerine dair yorum yazmalarını istemiş.

Çoğusu karamsar fikirlerini yazmış. Temel hareket noktası ‘Siyah nokta’.

Eğitmen ise ‘beyazdan hareket ederseniz daha güzel şeyler düşünebilirsiniz’ mesajını vermiş. Ama biraz ayakları yerden kesmiş. Yer yer hayalciliğe doğru ilerlemiş.

Bizler; çeyrek asırlık dava mücadelemizde genellikle ‘beyazdan hareketle’ yola çıktık diyebilirim. Evet, bu uygulamanın hiç farkında olmadan farklı konseptte kurgucusu ve uygulayıcısı denekler olarak rahatlıkla anlatıyorum.

Beyazdan hareket ederek, beyazın varlığını koruma altına almayı tercih ettik. Çünkü her ne kadar kötülükler çok konuşulsa da; kötüler çok ön planda ve başarılı gibi dursa da; biz, beyazın çokluğunu keşfettik.

Fakat…

Biz siyah noktayı da hiç ama hiç gözden kaçırmadık dostlarım. Çünkü;

Bunu bir örnek üzerinden anlatmam gerekirse; şehirleşen dünyada şehir alanları ile kırları hesaplarsak, beyazlar kırları, siyah nokta ise şehirleri ifade eder. Şehirlerle (siyah nokta) aklımızı meşgul ederken kırların, suların, denizlerin, okyanusların, buzulların dünyamızda ne kadar yer kapladığını (beyaz alan) çok düşünmediğimizi ifade eder.

Oysaki çoğunluk beyaz alanda; rakamlar bu cümleyi bize şu şekilde anlatıyor. Dünyanın yüzölçümü: 509.200.000 kilometrekare Dünyada karaların yüzölçümü: 148.600.000 kilometrekare (%30) Dünyada denizlerin yüzölçümü: 360.600.000 kilometrekare (%70) Buzulların Yüzölçümü: 14.393.340 kilometrekare (Karalara dâhil) Buzullar, dünyanın en büyük tatlı su kaynağı aynı zamanda; henüz değerlendirmeyi beceremediğimiz bir kaynak… Oysaki çevreci kurumlar ne raporu veriyor bize? ‘Kuraklık bizi bekliyor! Tehlike büyük! Susuz kalacağız!’

Çok genel ifade ile üçte biri suyla kaplı olan bir dünyada SUSUZ KALACAĞIMIZA İNANIYORUZ!

Sadece son bir yüzyılda dünya hegemonyasını elinde tutanlar, güzel dünyamızın artık yaşanamayacak bir yer olduğunu bize anlatıyor!

O kadar teknolojiyi insan, demek dünyayı terk etmek için yapmış!

Yeni bir gezegen arıyor bilim adamları bizim için! Yaşamı sürdürebilmek adına, deli gibi aranan gezegeni kâh ‘Bulduk’ diyorlar, kâh ‘En yakın gezegen bize bilmem hangi hızda gidersek kırk yıl mesafede’ diyorlar.

Kâh dünyadaki medeniyeti uzaylılara borçlu oluyoruz, kâh eski medeniyetlerin bize bıraktığı miraslar arasında bilgi evrimini keşfediyoruz.

İnsanoğlunun bileğinin hakkıyla aşama aşama ilerlediğini görürken kâh bu zaman dilimine beş bin diyoruz, kâh milyon yıllardan bahsi ağzımızdan kaçırıveriyoruz.

Hayatta dinozorların insandan önce VAR olduğunu düşünüyor ama insanın neden dinozorlu bir dünyada doğduğunu sorgulamıyoruz.

Bir evrimden bahsediyor, herkesi tek bir merkeze gönderiyoruz ama sudan sineğin de böceğin de türeyebildiğini gördüğümüz halde kendimize ifade etmiyoruz.

Evrim illa ki tek kanaldan, tek yerden olmalıymış ve insanın bir önceki evresi maymunmuş şartına takılıp kalıyoruz.

Koskoca ülkemizde her birimiz her nasıl oluyorsa azınlıkta olduğumuzu düşünmeye başlıyoruz.

Koca dünyanın en büyük milleti olarak, nüfusu da son derece ciddi bir millet olarak; kıyımdan kendimizi kurtaramıyoruz.

Çaresiz olduğumuza inanıyor, yapacak çok fazla bir şeyimiz olmadığını ve aslında zaten minicik kitleler olduğumuzu iddia ediyoruz.

Aslında siyaha bağlı düşünmek, terbiye edilmiş filin hikâyesi gibidir.

Oysaki çözüm çok yakınınızda; bileğinizde sizi bekliyor. Çünkü GÜCÜN TA KENDİSİ SİZSİNİZ!

Yeter ki SORGULAMAYI UNUTMAYIN! SORU SORMAYI DİLİNİZDEN VE AKLINIZDAN EKSİK ETMEYİN! Beyninizi ve duygularınızı ve yaşam biçiminizi ele geçirmelerine şikayet etmeyecek eğitilmiş fillik haricinde bencillik ve komplo üreticilik gibi sorunlarınız yoksa dünyamızı güzelleştirecek güzel insanlardan biri olduğunuzu asla aklınızdan çıkarmayın. ve; Dünya mirasına katkınız olmamışsa, biliniz ki siz hiç yaşamadınız.

Ve biz de kendi verimizi, kendimizce sosyal medya kanalımızda paylaştık. Aldığımız cevaplar aşağıdaki gibidir ve her katılımcı arkadaşıma yeniden sonsuz teşekkürlerimle.

28 Kasım 2017 – Elçin Tuva / Facebook Platformu: 'Benim çok değerli güzel dostlarım, bir beyin fırtınası yapabilir mi ve bu resimde ne gördüğünü bana söyleyebilir mi?'

Cihan Değirmenci: Yalnızlık. Yücel Güngör: Bildiklerimiz karşısında, bilmediklerimiz noktanın etrafındaki beyazlıklar kadardır. Ekrem Çelik: Ekranımda delik var. Sevda As Sonay: Şu kocaman dünyada insan bir nokta kadar bir zerredir; o zerre siyah görünse de tüm renkleri içinde barındırır, o da hayat demektir. Murat Ertek: Noktayı koymam son sözü söyledigim anlamına gelmez, sadece son sözümün ne olacağını düşün diye önce noktayı koydum; demek mi Hocam? Ümit Canbaş: Hiçlik ve boşluğun ortasında bir hayat kıpırtısı, nokta kadar.

Elçin Emin: Beyaz fonda bir delik.

Erhan Gülümser: Çok mutlu olsan da içinde bir yerde bir mutsuzluk var illa.

Tarık Delikaya: Bisiklete binmiş Çinlinin uzaydan görüntüsü.

İlhame Enverqızı: Bildiklerimiz bu siyah nokta kadar küçük, bilmediklerimiz ise bu sonsuz beyazlık ve durmadan genişleyen evren kadar büyükdür.Her ne kadar ölünceye kadar öğrenmeye çaba harcasak, qayret etsek de bilmediklerimiz dayanmadan genişleyen evren kadar sonsuz,bildiklerimiz İse şu siyah nokta kadar küçük kalacak...

Aga Dayı: Sevgili Elçin, tabi ki nokta. Ama noktayı kullandığımız çok yerler var, güzel bir yerde noktayı koymak mı lazım diyorsun acaba?

Mehmet Emin Karaman: The point.

Cenk Önsel: Karanlığa giden aydınlık ülkem gibi.

Mehdi Kasikayi: Elçin, benim düşüncem şudur; kimse parlak ve güzelliği görmüyor önünde. Efkarında karanlık ve kötülük hemen hemen (bunları) paylaşıyor.

Fikret Karaca: Tek hücreli canlı.

Celal Ertürk: Temiz bir duyguya, düşünceye leke düşmüştür.

Hasan Taştan: Noktalanmış - imha edilecek yer.

Yusuf Nar: En temiz noktasına kir düşmüş bir hayat.

Seyhun Uyanık: 'Yapayalnız öleceğiz' Pascal.

Mazlum Demirelöz: Benim ilk aklıma gelen; kainatın yaratılışını oluşturan zerre; bing - bang'in temeli.

Mahmut Şahandar: Kalın nokta. (Mahmut Bey, soru cümlesi içeren cümlesini daha sonra yorumundan silmiştir.)

Köksal İpek: Uzakta karanlık bir çıkış.

Cumhur Demir: Man adası olmasın sakın!

Adnan Eroğlu: Siyah bir nokta fakat bunun başka bir anlamı olsa gerek Elçin Tuva. (Başka anlamı mı var ifadesinde soru cümlesi)

Yusuf Şahin: Beyaz üzerinde siyah bir nokta ne ima ediyorsa; siyah üzerinde beyaz nokta da aynı şeyi ima eder. İçine ne koyduğunuza bağlı.

Sema Aygen: Her siyahın içinde bir beyaz, her beyazın içinde bir siyah vardır.

Serkan Doğan: Karanlık bir dünyayı ifade ediyor.

Aylin Çil: Başlangıç noktası.

Vedat İnci: Hâlâ bir umut var.

Kenan Gültekin: Başlangıç.

Urungu Yabgu: Ekranımın şekline göre zemin rengi beyaz bir dikdörtgenin ortasında siyah nokta.

Mehmet Uzun: Duvarda çivi deliği.

Münevver Soydal: Gri.

Cemalettin Yıldırım: Başlangıcı işaret ediyor. Hüseyin Sabri Alp: Cebimizdeki kara delik.

250 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page