Er geç bütün imparatorluklar dağılır, koloniler serbest bırakılır. Kapitalist dünyada bugün bir tek koloni bile kalmadı, 1990 yılında son koloni Namibya serbest bırakıldı. Koloni sahibi ülke, yani imparatorluk olarak sadece SSCB kalmıştı; o da 1991 yılında yıkıldı, fakat sadece % 25'i, % 75'i Rusya İmparatorluğu olarak halen yaşamaya devam eder; çünkü orada Rus metropolüne pek çok halkların yerleri koloni olarak tabi edilmişti.
Bugün Rusya'da, bir taraftan milletleri uyandırma, geliştirme ve koruma problemine önem veriliyor; diğer taraftan Rus şovenizmi kendi pozisyonundan vazgeçmeyi istemiyor. İşte bu şartlarda 1990 senesinde Rusya Federasyonu devlet egemenliği hakkında deklarasyon kabul etti, orada olmayan eyaletler bırakmak öngörülüyordu
Bu deklarasyona kadar Tataristan'ı egemen müttefik cumhuriyetine dönüştürmek hakkında sadece Tatar İçtimai Merkezi bir halk hareketi başlatmıştır. RSFSR (Rusya Federasyonu)'nin şovenist deklarasyonunu görünce, Tataristan hükümeti de egemenlik için mücadeleye girişir. İşte burada bizde ve Rusya'da "demokratlar asıl yüzlerini açıkça gösterirler; onlar Tataristan Rusya'dan ayrı yaşayamaz, Tatarlar bir millî cumhuriyeti idare etme derecesine ulaşmamışlar deyip, Tataristan'ı ittifak cumhuriyeti statüsüne ulaştırma fikrine karşı çıktılar. Sanki Rusya, Tatarları kendi cebinden beslemek için kendi otonomisinde, gubernasında (eyalet) yaşamaktadır.
Bu ihtilaflara rağmen, 1990 yılının 30 Ağustos'unda Yüksek Sovyet, Tataristan'ın devlet egemenliği hakkındaki deklarasyonu kabul eder. Otonomluk yerine ittifak statüsü alınır; yer altı ve yer üstü tabii zenginlikleri Tataristan halkının mülkü olarak ilan edilir; herkese, kim olduğuna bakmadan, insan hakları ve hürriyet vaat edilir; Tatar ve Rus dilleri eşit haklara sahip devlet dili derecesine yükseltilir, diğer dilleri de korumak ve yaşatmak garanti altına alınır; cumhuriyette Tataristan Anayasası hakimdir, denilir.
Fakat Tataristan'ın bu deklarasyonunu Rusya da başka ülkeler de tanımaz, Tataristan hükümeti de onu kabul ettirmek için tek bir devlete, tek bir halka anlaşmak için başvurmaz, kendi deklarasyonundan kendisi korkar.
Yine de deklarasyon kısmen de olsa işlemeye başlar. Mesela, 1991 yılına kadar Tataristan'da tamamı 2.5 milyar ton petrol çıkarılıp, ondan elde edilen gelirin tek bir kuruşu bile cumhuriyete girmemiş, aksine, ondan Tataristan zarar bile görmüştür. Deklarasyondan sonra 1991 yılında çıkan 31 milyon ton petrolün bir milyon tonunu cumhuriyet kendi adına kullanma şansına ulaşır. 1994 yılında Tataristan, petrolü çok çok satma hakkını kazanır; fakat Rusya, petrol sevkıyat borularından faydalanmak için izin vermez. Cumhuriyetle önceden petrol işleme fabrikaları da kurulmamış, İdil'den taşımak için de tankerler yetişmez. Rusya, bu işlere yapma engeller koyup Tataristan'a egemenilğini vermemeye çalışır; çünkü Tataristan gibi diğerlerinin de egemenlik için mücadele edeceğinden korkar.
Tataristan'daki egemenlik için mücadeleyi bastıramaymca "demokratlar" cumhuriyette referandum yapılmadı, Yüksek Sovyet kararı ise kanuni değildir, derler. Buna cevap olarak, 21 Mart 1992 tarihinde Tataristan'ın egemenliği hakkında referandum yapılır. Rusya Hükümeti buna karşı koymak için neler yapmaz. Bir örnek: Referandum için Tataristan 20 milyon ruble ayırırken, Rusya'nın referandumu engellemek için çabaları 60 milyonu tutar. Buna rağmen, Tataristan'daki referanduma seçmenlerin % 81.6'sı katılır, egemenliği destekleyerek % 61.4 oy verilir. Böylece, Tataristan'da yaşayan halklar kendi zenginliklerine kendileri sahip olma hakkını alırlar. Artık, Rusya ile eşit haklara sahip şartname düzenlemek işi kalır.
Diğer cumhuriyetlerle eşit haklara ahip şartnamaler kurmak kolay hayata geçirilse de, Rusya, Tataristan ile şartname oluşturmaya uzunca bir süre karşı gelir. Nihayet, 15 Eylül 1994'te böyle bir şartnameye imza atılır. Bir taraftan Tataristan, Rusya'nın cumhuriyet, guberna ile eşit hukukludur diyen Anayasasını kabul eder, Rusya ise Tataristan egemen bir cumhuriyettir diyen Anayasasını kabul eder; bu, eşit hukuklu şartname denen şeyin bir tür yansımasıdır; diğer taraftan, Tataristan'ın yeniden Rusya'ya ait olduğu resmileştirilir. Böylece, Tataristan hükümeti halk egemenliğine ulaştıracak diye sürdüğü ata binip egemenliğe doğru sürer; fakat yeniden Rusya'ya gelip girer ve kısmî egemenlikle yetinir; ancak, atı elden kaçınca millî içtimaî merkez kaybolur gider.
Bilindiği gibi, mutlak egemenlik umumen olmaz. Bu açıdan bakıldığında, Tataristan bugün, önceki otonomluk hali ile karşılaştırıldığında, egemenlik kazandıktan sonra çok ilerledi. Kendi zenginliğine kendi sahip olmak, kendi kanunlarını kendi yapmak, dış ülkelerle eskisi gibi sadece Rusya vasıtasıyla değil, doğrudan kendisi bağlantı kurmak; bunların hepsi de Tataristan halkının sosyaliktisadî durumunun Rusya'dakinden biraz daha iyi olması imkanını verir; fakat millî meseleleri çözmede Tataristan hükümeti önceki komünist metotlardan fazlaca uzaklaşmadan kıvranıp durur.
Kaynak : Kültür Bakanlığı, Tatar Halk Edebiyatı, Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi