Kaynak : Kültür Bakanlığı, Tatar Halk Edebiyatı, Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi
Eski kaynaklarda birçok Skif sözünün anlam yapısı verilmiş, hatta onlara etimolojik analiz de yapılmıştır. Onları İran diliyle açıklayıp da bakınca, İran-Osetinciler şu sonuca ulaşmışlar: Eskiler, özellikle de Herodot, dili bilmemiş, İranca etimolojik analiz yapamamış, demişler; ama, başka diller yardımıyla da onları araştırmamışlardır. Biz şimdi bunları Türkçe yardımıyla açıklamaya çalışalım. Eğer böyle açıklayabilsek, o sözler Türkçe olarak çıkar, yani Skifler arasında Türkler esas yerlerin birisini almış demektir.
Söze eklerden başlayalım. V.S. Miller, Skif'i Osetin diye ispatlamaya çalışıp, Skiflerden kalan yirmi sözde Osetininki diye -ta ekini sayar (Miller V.S. 1886, 281-282). Miller'in gösterdiği bu 20 sözü araştırırsak, onlar arasında Türkçe'deki -lı/-tı ekini ve -ta (-tar/lar) şeklindeki ve Balkarda varlığını sürdüren çokluk ekini ve, -tay karşılaştırma ekini de belirlemek mümkün olurdu.
Kelimelerin etimolojisine geçelim. Herodot, Skifler Amazon kadınlarını "eorpata" diyerek adlandırırlar, der; bu sözü Grekçe-Hellence açıklarsak onun, manası "erkek öldüren"dir, der (Herodot IV.110). Herodot bu Skif sözüne Türkçe etimoloji vermiş olur: eor "erkek" ve pata ~ vata ~ wata "öldürür, yok eder".
Herodot Skifçe enorey sözü "ana erkek" manasını verir, der (IV 67). Eski Grek tabibi Hippokrat (M.Ö. V. asır) şöyle yazar: Skiflerde erkeklik organı alınan erkekler çoktur" onlar kadınların işini yapar, kadın gibi konuşurlar, böyle erkekler "enarey" diye isimlendirilirler (Latışev V.V. 1893, 63). Abayev bu sözü İranca açıklar: a "değil" nar "erkek", a-nar-ya "erkek değil, yarım erkek" (Abayev V.J., 1969,174). Türkçe enarey ana ir ~ ine ir sözüne denk gelir ve Herodot etimolojisini tamamen tekrarlar.
Herodot Skifler arasında arimaspi adında insanların olduğunu söyler ve bu sözün manasını "tek gözlü insanlar" diye tercüme eder, etimolojisini şöyle verir: Skiflerde arima - "bir" ve spu "göz" manasını verir (IV. 27). Malum olduğu gibi, tek gözlü insanlar tabiatta yoktur. Onlar iki gözü beraber dururmuşçasına kısık gözlü olmalılar. Bu şekilde, asimaspi Türkçe iki kısımdan oluşur: Arım "yarım" ve sepi "göz", "kısık göz" karşılaştır: cipi küz ~ sipiküz).
Herodot Marmara Denizi yanında Kizik adlı şehrin olduğunu yazar, o şehrin şölen ve bayram yeri olduğunu haber verir. O dönemde Kizik şehri, doğrudan doğruya Skiflere tabi olmasa da o, Skifler tarafından kurulmuş ve Skif ismini kullanır olmalıdır. Skif in hükümdar neslinden olan Anaharsis adında bir bilgin bu şehirde cümbüş yaptığı için öldürülür. Bu şehir daha sonra Türkiye'de Tamaşahk ismi ile bilinir.. Yani, Kizik ismi Türkçe kızık sözüne tekabül eder. Daha Skif döneminde Marmara Denizi kenarmda Türkler yaşamışlardır.
Herodot, argippiy adlı halklar hakkında söylerken, onların ağaçta yetişen yemişle beslendiklerinden de bahseder. Bu ağaç pontik diye adlandırılır. Onun gelişen yemişini kendirden dokuma yardımıyla süzerler, ondan ashi denen siyap mayi çıkar. Bu mâyiyi onlar yalarlar ve süt ile karıştırıp içerler. Koyusundan (belki dibinde kalanındandır) yemek için çörek pişirirler (IV. 23). Bazı tarihçiler argippiyleri Başkırtlar ile birleştirirler. Böyle olursa, bu sözün yukarıda söylendiği gibi, irat isminden yarım bir tercüme ile yapıldığı tabiidir: ar "erkek" gippiy "at": irat. Onların yemeklik isimlerine gelinceyse, bunlar da Türkçe etimolojiye kolay çevrilirler.
Pontik ~ buntek ~ bunlık sözünde bun Eski Türkçe "yemek, çorba" manasındadır, -tık/lık Türkçe maksat anlamındaki ektir. Pontik ~ buntek ~ bunlık "yemek pişirmek için gerekli ağaç" şeklindeki manayı anlatır. Ashi ~ ashı ~ asgı ~ askı da yine aynı "yemek için, yemek için gerekli" manasını verir. Ashinin koyusundan çörek yaparlar haberi de doğrudur, sıkılan suyun koyusundan yapılan Türklerdeki kak âdeti pek tabiidir.
Skiflerdeki Kavzaz sözüne de eski yazmalarla açıklama imkanı var. M.S. I. asırda yaşamış Pliniy Sekund yazmasına bakıldığında, Skifler Kafkas dağlarını Kruoukas diye adlandırırlar, onlara göre bu "kar gibi beyaz" manasına gelir (Latışev V.V., 1896, t.l, Şubat . 2, 185) Kroukas sözünde gerçekten de Türkçe kırav bölümü var, bu gerçekten de yerdeki ince "beyaz kar"dır. Bu yüzden Herodot'a Skifler kırav sözünü "beyaz kar" diye tercüme etmişler, Kafkas dağlarının üstünün beyaz karla örtülü olduğunu dikkate almışlardır. Krovkas sözünün ikinci bölümü kas~kes Türkçe "kaya" sözünün sinonimidir. Kes de Kıya da kesme manasını verir ve "kesilmiş sarp dağ" kayayı anlatır. Altay dilinde kayaya da kas-kak derler, çoğu Türklerde kad-kaz "sarp dağı" anlatır. Kroukas teriminin sinonimi - (karkaz ~ kınkaz" aynı şekilde Türkçe "beyaz kayalar" sözüdür: kıv "ak, akçıl", kas "kaya" (krş. Kıv-çak ~ kıvsak" ak Saklar" vs.)
Herodot'un yazdığına göre, Skif ülkesinde Pandikapı nehri ve Doğu Kırım'da M.Ö. VI. asırda kurulan Pantikapey şehri vardır. Onun anlamını V.İ. Abayev, İranca "balık yolu" diye açıklar. Panti "yol" . kora "balık" (Abayev V.İ., 1949,175). Her ırmak, her su - balık yoludur, bu yüzden sadece Pantikapey'e balık yolu demezler. Dolayısıyla îranca analiz inandırıcı değildir. Pantikapiy sözüne, onun Kara Denize dökülen nehrin adı olmasından ve Azov denizinden Karadeniz'e (yani Pont'a) giriş yolundaki şehir olmasından yola çıkarak, buradaki Skiflerin Türk olmasına da dayanıp, Türkçe analiz yapsak, onu pont-kapag yani pont (Kara deniz) kapı - pont kapısı diye açıklamak mümkün olur. Pantikayip yıkılınca onun yerine kurulan Kerç şehrinin ismi de Türkçe aynı anlamı hatıra getirir. Kirç ~ kiriş, yani Azov'dan Pont'a (varsa denize) giriş yeri.
Eski tarihçiler doğrudan doğruya manasını vermeseler de, Skiflerde kalan sözler arasında ortaya çıkan pek çok Türkçe sözlere rastlanır. Mesela, mitoloji alanını ele alalım.
Greklerin Gestiya dedikleri barış tanrısını Skifler Tabiti diye adlandırırlar. Tabiti~tabıtı Türkçe tabıçı-tabuçı'ya tekabül ediyor olmalı, çünkü bu her halde yerini bulan Allah olur.
Grekçe Zeus'un Baş Tanrı, diğer bütün tanrıların insanların hükümdarı, atası, babası; Skifçe o Papey diye söylenmiş, Tmkçe-babay.
Grekçe Geya - yer tanrısı, ondan hava, gök, yer, denizler oluşmuş. Skifçe o Api, Türkçe ebi olurdu.
Türklüğü sadece hemen üstten belli olanlar değil, Greklerin ve diğerlerinin telaffuzunda Türklüğü biraz bozulan, gizli sözlere de Türkçe yardımıyla yeniden etimoloji yapmak gerekecek. Ondan sonra Türkçe etimolojinin sonucunu İran etimolojisi ile karşılaştırıp, doğrusunu açıklamak mümkün olacak. Misal için Ababa sözünü alalım. Bu, Roma imparatoru Maksimin'in annesinin adıdır, o doğumu itibarıyla Alanlardan. Alanları hiç şüphesiz İran dilli kabul eden Abayev ve diğerleri onu şu şekilde analiz etmektedirler. Ababa ~ hababa'daki Hi kısmı İranca "güzel, saf manasındadır, vab "dokuma". Demek ki, Abayev'e göre Ababa İranca Hivaba' dan dönüşmüş, bozulmuş. Hivaba "iyi dokuyucu" şeklindeki sözdür.
İran etimolojisi ile karşılaştırmak için, onun Türkçe analizini verelim: Ababa - Türkçe ab-aba diye ayrılır, ab~eb~ev "av" ya da "ev" anlamını verir, aba ise "anne, bacı, abla ve baba" manalarında kullanılır. Ababa "ev anası" veya "av anası"dır. Alanların Türk olması bizim için şüpheli değil, bu sözün etimolojisi de bunu ispatlar. Alanlar Skif-Sarmatların bir grubudur, yani, Skif-Sarmatlar arasında Türkler asıl grubu teşkil etmişler. Tatar'ın da Türk kökleri ancak V-VI. asırda yükselen Aşina neslinden olan AltayYenisey Türklerinden değil, işte bu İdil-Ural sahasında çok eskiden yaşamış Grekler ve Romalılar tarafından Kimmer, Skif, Sarmal, Alan diye umumî kavim adlarıyla bilinen halklardan gelir.
"Skifler arasında Türkler asıl halk olmuştur" sözünü ispatlamak için bize yukarıda verilen dil olguları kâfidir. Fakat Skif-İran taraftarları Skif dili olmuş diye Abayev gibi "Skif Dili" yaparak tarih başvurularını faş etmek için, malumdur ki, bizim verdiğimiz söz analizleri kafi değildir. Bunun için Abayev'in "Skif Sözlüğü"ndeki sözün etimolojisini Türk, Slav, Moğol, Fin-Ugor, hatta German dilleri yardımıyla yeniden araştırıp ortaya çıkarmak, çeşitli diller yardımındaki analizden çıkan neticeleri kendi aralarında karşılaştırmak gerekir. Ancak bundan sonra doğrusu ortaya çıkar. Başlangıçtan şu söylenebilir ki: Skifler arasında bugün de başlıca aynı bölgelerde yaşayan halkların eski ataları olduğu ortaya çıkar.