Prof. Dr. Engin Beksaç - Şule Nurengin Beksaç, M.A.
Trakya Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü
İnsanlığın geçmişi içinde Edremit Körfezi önemli bir hareket merkezi olmuştur. Homeros’un İlyada içinde anlattığı olaylarla özdeşen parlak ve görkemli kentlerin yansıdığı bu bölge daima büyüleyici niteliğini korumuştur. Körfez ‘in güneyinde yer alan ilçeler daima önemli insan verileriyle dolu olarak dikkat çekici olmuşsa da yapılan araştırmalar yetersiz kalmıştır. Bölgede çalışan erken araştırmacılar ve gezginler ne yazık ki çok sayıda olmadığı için bu güzel bölge fazla bir ilgi çekmemiştir. Bu durum Körfezin en önemli ilçelerinden biri olan Burhaniye için de aynı şekilde geçerliğini korumaktadır.
Coğrafi oluşumu itibariyle Edremit Körfezi’nin güneyinde yer alan ilçelerden biri olan Burhaniye aşağı yukarı tümüyle Antik Çağ ’ın Adramytthene Bölgesini oluşturmaktadır. Burhaniye İlçe merkezine bağlı Ören mahalli altında kalan ve aynı adı taşıyan yerleşmeden adını alan Adramytteion kenti yönetimindeki bölge belirli noktalarda günümüz Burhaniye sınırlarını aşarak Edremit ve Havran İlçeleri’nin de belirli bölümlerini içine almaktaydı. Tarihi Coğrafya açısından sınırları içinde Adramytteion kenti haricinde daha küçük kalsa da başka önemli yerleşmelerin de yer aldığı bir bölgeydi. Bu bölgenin Antik Çağda ve Ortaçağ ‘da tarım, orman ve maden potansiyelleri kadar denize dayalı önemli bir yaşam ortamı olduğu ve dönemin en önemli ve zengin alanlarından birini oluşturduğu Antik kaynaklar içinde bahis konusu olmuş bulunmaktadır.
Günümüzdeki sınırları itibariyle Balıkesir İli sınırları içinde kalan Burhaniye İlçesi, Doğusunda Havran, Kuzeyinde Edremit, Güneybatısında oldukça yeni tarihlerde kendisinden ayrılan Gömeç ilçeleriyle komşu olup, Güneyinde İzmir İli’nin Bergama İlçesiyle komşudur. Bergama İle arasında Madra Dağları’nın yer aldığı ilçenin batısında esas itibariyle adını eski Adramytteion yerleşmesinden alan ve günümüzde Edremit İlçesiyle özleştirilen Edremit Körfezi Adramyttenos Kolpos bulunmaktadır. Tarihi coğrafyası ve coğrafi durumu açısından bu kıyı ve kıyı ardındaki ova ve ovanın hemen ardından başlayan dağlık alanlar esas itibariyle, kıyı ve dağlık alanlar olarak ikili bir aşama göstermekte olup, bölgenin diğer kesimlerinde olduğu gibi, Burhaniye ‘ nin yerleşim stratejileri ve kültürel oluşumunda da önemli bir rol oynamıştır. Bu nedenle Burhaniye’nin tarihi gelişimi içinde bu kıyı ve iç bölge ilişkileri denize bağlı ve ana üretim merkezlerine sahip kıyı ve maden ve taş kaynakları ile orman ürünlerini veren dağlık bölge olarak önemli bir ilişkiyi ortaya koymaktadır. Genellikle kurak olan kıyı ve tüm su kaynaklarına ve akarsuların çıkış noktalarına sahip olan dağlık bölgeler olarak da önemli bir ilişkiler ağı ortaya koymuştur. Bu durum bölgenin dini ve kültistik oluşumu açısından da önemini korumakta olup, genellikle değişik niteliklere sahip su kaynakları ile ilintili sunaklarının yoğun olarak yer aldığı dağlık bölgeler açısından da ilginç bir nitelik almaktadır. Genel nitelikleri itibariyle önemli bir tektonik bölge olan Edremit Körfezi ‘nin Güney kesimi içinde yer alan ve deniz kıyısında bulunan diğer ilçeler gibi Burhaniye ‘nin de kıyı çizgisi ve jeolojik oluşumunun en erken insan yerleşimleri ve öncesinden itibaren önemli değişimler geçirdiği belli olmaktadır. Erken süreçlerde bataklık veya şimdikinden daha içerlerde bulunan bir kıyı çizgisiyle şekillenmiş olan kıyı düzlükleri ardındaki kaya oluşumları da bölgenin dolma ovalarının oluşumu hakkında bilgi vermektedir.
Burhaniye ve çevresinde en erken süreci itibariyle Erken Bronz çağına kadar izleri tespit edilen insan varlığının bazı veriler doğrultusunda daha erken süreçlere çıkması kuvvetle muhtemeldir. Özellikle bölgenin hayli değişmiş coğrafi ve jeolojik yapısının ortaya koyduğu gibi çok erken süreçlere ait arkeolojik verileri şu an için hemen teşhis etmek hayli zor ve hatta mümkün değildir.
Fakat, Havran İlçesi sınırları içinde kalan İnönü mağaraları ve bazı diğer alanlarda olduğu gibi Ayvalık ve Gömeç İlçeleri sınırları içinde kalan bazı alanlarda da teşhis edilebilen sınırlı sayıdaki veri ile Burhaniye sınırları içinde kalan bazı alanlara ait bazı sınırlı bilgiler Neolitik Dönem ve öncesine ait yerleşmelerin de var olduğuna dair işaretler olarak değerlendirilebilecek durumdadır. Kaldı ki Burhaniye ‘ nin içinde yer aldığı bölge çevresinde bu erken süreçlere giden yerleşmelerin varlığı yapılan kazı ve diğer arkeolojik çalışmalarla açıklık kazanmış bulunmaktadır.
Maden ve orman kaynaklarının verdiği olanaklar itibariyle özellikle Erken Bronz Çağı süreciyle bölgede önemli bir patlama olduğu ve oldukça sık bir yerleşmeler dinamiğinin ortaya çıktığı belli olmaktadır. Bu durum Burhaniye için de geçerlidir. Özellikle Kuzey Batı Anadolu kültür bütünlüğü içinde önem kazanan ve Troya ile çevresinde şekillenen kültürel oluşumlar kadar Kuzey Batı Anadolu ‘nun bu süreçteki bir diğer kültürü olan Yortan Kültürü ile de teması olduğu fark edilen bir kültürel ortamın oluştuğu gözden kaçmamaktadır. Bu kültürün de denize dayalı bir yaşam tarzını benimsemiş olduğu belirginleşmektedir. Bu süreçte şekillenen kültürün Kuzey Batı Anadolu’nun iç kesimleri yanında daha çok Kuzey Ege Adaları ve Balkanlar ile bir iletişim ve bütünleşme sergilediği de algılanmaktadır.
Orta Bronz Çağında belirgin bir duraklamanın belli belirsiz hissedildiği bölgenin şu andaki veriler ışığında en önemli atılımı ve önemli ve oldukça büyük alanlara açılan yerleşmelerinin doğumu Geç Bronz Çağında olmuştur. Geç Bronz Çağı ile ilgili bilgi dağarcığımız yalın arkeolojik veriler yanında Troya savaşı ile ilgili destansı bilgiler arasından Homeros ‘un ilahi eserlerinde belirginleşen bilgi kırıntılarıyla da ışımaktadır. Ayrıca Antik Çağ tarihçileri ve diğer yazarların eserlerinde de Burhaniye ve çevresini oluşturan bölge hakkında bazı bilgilere rastlanmaktadır. Bunlar arasında Adramytteion ‘un Troya savaşı ‘nın ilk döneminde Achileus ‘un saldırısına uğradığına dair kayıtlara da rastlanır ( Apollodorus, Epitome, 3.33 ).
Bu bilgilerin ortaya koyduğu süreç esasında bu bölge için çok geçtir. Strabon, Plinius ve Stephanos Byzantinos’un ve diğer yazarların eserlerinde görkemli kentleri ile bahis konusu yapılan bu bölgede değişik kent adları arasında değişmez bir odak oluşturan Adramytteion veya Latince söyleyişiyle Adramytteum daima önemli ve büyük bir kent olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ama Adramytteion adının öncesinde de günümüzde Burhaniye ve çevresini oluşturan alanlarda çok önemli kent adları karşımıza çıkmaktadır. Pedasos, Lyrnessos, Thebe bunlar içinde yer alan ilginç adlardır. Yiğit Lelegler’in, Pelasglar’ın ve Karialılar’ın kentleri olan bahsedilen bu kentler, İlyada’da Anadolu’nun yiğit ulusu, korkusuz savaşçılar Troyalılar’ın yandaşları olarak belirtilirken, bu şehirlerde yaşayan bazı kadınların şöhreti Truva Savaşına neden olduğu belirtilen Güzel Helen ile rekabet edecek bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar arasında özellikle Andromakhe, Khriseis ve Briseis en güzel Körfez kadınları arasında ayrıcalıklı bir şöhret kazanmıştır. Körfez sadece kadınlarıyla değil aynı zamanda Roma’nın efsanevi atası yiğit ve yenilmez Troyalı savaşçı Aenas ile de özdeşen bir bölgedir. Ida’nın çocuğu olan Aenas diğer yiğit Troya Savaşçıları ve rakipleri Aka Savaşçıları ile başat giden bir şöhrete sahip olup, Troya Savaşı esnasında yaşadığı Briseis’in kocası Kral Mynes’in kenti Lyrnessos ile de birlikte anılır. Aneas yurdunun işgalciler tarafından yok edilmesinden sonra İtalya’ya giderek orada gelecekteki parlak günlerin ilk habercisi olacaktır. Aenas’ın, Mynes’in ve Mynes’in eşi Briseis’in kenti olan Lyrnessos ile birlikte Yiğit Leleg Şefi Pedas’ın kurduğu Pedasos kentini eski kaynaklar kesin bir şekilde Adramytteion kentinin öncüsü olan kentler olarak anmaktadır. Kelime anlamı itibariyle Pedas ‘ın kenti anlamına geldiği anlaşılan Pedasos ‘ un Edremit Körfezi çevresinde değişik yerlerde aranması arzusu, Antik kaynaklarda bir nehir kenarında olması ve kayalıklarla bütünleşmesi bakımından Asos veya Adramytteion ile özdeştirilmesine uygun bir halde karşımıza çıkmaktaysa da, özellikle Antik kaynakların çoğunlukla Adramytteion ile özdeştirmesi yanında, Assos hakında edinilen bazı bilgiler ışığında bu güne kadar Assos kazılarında bu süreç ile bağıntılı keramik verisine rastlanmazken, günümüzde Ören yerleşmesi altıda kalan Adramytteion ‘in oluşturduğu bölge ve günümüz Burhaniye sınırları içinde kalan bölgede birden çok mahalde bu dönemin keramik buluntularına rastlanmış olması bu durum için daha olumlu yaklaşmamız gerektiği için bir kanıt teşkil edecek niteliktedir. Edremit Körfezi ‘nin önemli Bronz Çağı kentleri arasına Thebe de konmaktaysa da bu kentin Ida dağına daha yakın olduğunun belirtilmesiyle, kentin Edremit İlçesi sınırları içinde kaldığı kanısı güçlenmektedir.. Bütün kaynaklar Lyrnessos’u bu günkü Adramytteion olsa da olmasa da Burhaniye sınırları içinde veya daha güneydeki Gömeç kıyısında bulunan Kızçiftlik ile özdeşen Antik yerleşmeden biri olarak görmemiz gerektiği hususunda bizi ikna etmektedir. Eski Adramytthene Bölgesi ve çevresi Mitik geçmişi içinde Frigya Kralı Tantalos ‘un oğlu ve Pelops ‘un arabacısı Killos ‘un mezarına sahip olmasıyla da ( Strabon XIII – 63 ) efsaneler içinde ilginç bir yer ve önem kazanmaktadır. Böylece, bu bölge sadece Aenas gibi önemli bir efsane kahramanı için değil, Pelops gibi çok önemli bir başka efsane kahramanı ile de ilişkili olarak, eski çağların diğer iki önemli efsanesinde de önemli bir yer işgal etmektedir. Iliada ‘da da belirtilen olaylardakinden farklı olarak, Aenas ve Pelops Anadolu topraklarından batıya göç eden iki uygarlık taşıyıcısı ve Aenas’ın kimliğinde Latinler ‘in ve Romalılar’ın atası kimliğini kazanırken, Pelops ‘un kimliğinde de Yunanistan ‘da doğacak uygarlığa yön veren bir kişilik olarak önem kazanmaktadır.
Arkeolojik çalışmaların ışığında Ören çevresinde ve özellikle de Bergaz Tepe çevresinde rastlanan bazı Bronz Çağı keramikleriyle varlığı hissedilen Bronz Çağı yerleşmesi olma niteliği Burhaniye ilçe merkezinin 2 km kuzey batısında yer alan ve çok açık ve güçlü bir şekilde önemli bir Bronz Çağı yerleşmesi olduğu aşikar olan Hüyücek Tepe ile birlikte son araştırmalarımız sırasında varlığı netlik kazanan bir diğer ilginç yerleşme olan Bağçeşmeler ‘de de kendisini göstermektedir. Bu noktada Bağçeşmeler ‘in durumu özellikle ilgi çekici olup, Ayvalık, Gömeç ve Edremit gibi komşu ilçelerde yer alan ve daha çok kıyı üstünde veya kıyıya çok yakın konumlarda bulunan Bronz Çağı yerleşmelerinden farklı bir nitelik arz etmektedir. Gerçi bu yerleşmenin de direkt olarak kıyıya bağlanan bir akarsu ile yakın ilişkisi gözden kaçmamaktadır. Adı geçen son yerleşmenin ışığında maden ve orman kaynaklarının denize dayalı bir ekonomi ile nasıl işletilebileceği ve kıyı ile iç bölgelerin iletişiminin nasıl sağlanabildiği konusunda önemli ip uçları çıkartmak mümkün olacaktır.
Elde edilen veriler ışığında Burhaniye İlçesi sınırları içinde kalan bölgenin Erken yerleşmeleri ve bu bölgenin Assos ile birlikte en önemli kenti olan Adramytteion ile özdeşmesi kesindir. Çünkü bu günkü Edremit yerleşmesi bütün arkeolojik ve tarihsel verilerin ışığında 13. Ve 14. Yüz yıllarda oluşmuş bir yerleşme olduğu intibaını vermekte olup, Adramytteion veya öncüsü Pedasostan çok diğer bir kent olan Thebe ile özdeşmekte olup, bu kent için de en önemli arkeolojik alan Bronz Çağı yerleşmesi olarak Edremit İlçesi Kadiköy Beldesi sınırları içinde kalan Mandıra Tepe ile birlikte daha sonraki aşmalar için de daha iç kesimlerdeki bazı yerler ve Kumluca çevresi olarak belirlenmektedir.
Burhaniye İlçesi’nin Erken Tunç Devri’nden başlayarak önemli bir iskân gösterdiği kesindir. Bu noktada Burhaniye içinde yer alan yerleşmeler, Ayvalık, Gömeç ve Edremit İlçeleri içinde kalan bazı önemli arkeolojik alanlar ile birlikte ön plana çıkmaktadır. Denize dayalı bir uygarlığın bölgenin bakır ve demir madenleri ve orman kaynaklarından da destek alarak özellikle kıyı bölgesinde önemli yerleşmeler kurduğu bütün Tunç Devirleri boyunca bu durum sürmüştür. Homeros’un İlyada’sına ve dolayısıyla da Geç Tunç Devrine gelen süreçte bölgede önemli yerleşmeler bulunduğu Homeros’un dizeleri kadar arkeolojik verilerle de açıklık kazanmış bulunmaktadır. Bu noktada, Wiegand ‘ın bahis konusu yaptığı ( Wiegand, T 1904, s. 264-265 ) ve daha sonra teşhis edilemeyen Alacalı ya da Ala Tepe üzerindeki erken süreçlere işaret eden ve bir savunma yapısı olduğu ileri sürülen iki sıra savunma duvarından oluşmuş yapının durumu da ilginç bir nitelik kazanmaktadır. Aynı yörede de erken süreçlere ait malzemelerin bulunduğu da bir gerçektir.
Ören yerleşmesi sınırları içinde kalan Bergaz Tepe ve çevresi için ilginç çağrışımlar yapmaktadır. Leleg Şefi Pedas’ın kenti Pedassos’un kayalar üzerinde bulunduğunu belirtmesi, bölgenin erken ve günümüzden farklı kıyı oluşumu göz önüne alındığında ilgi çekici bir nitelik kazanmaktadır. Bu noktada şu andaki bilgiler ışığında tanıdığımız Erken Tunç Çağı yerleşmeleri kadar Geç Tunç Çağı yerleşimleri de olduğu belli olan Hüyücek Tepeyi ve Bağçeşmeleri de unutmamamız gerekir. Kaldı ki bütün bu malzeme Troya ve çevresinde bulunan keramik buluntularıyla da yakın bir benzerlik göstermektedir.
Bölgenin üzerinde bu süreçte yaşayanlar hakkında eski kaynaklar da bir şeyler söylemekte ve Strabon gibi önemli kaynaklar bu yerleşim bölgelerine açıklık da getirmektedir. Bu kayıtlara göre bölgenin bu süreçteki sakinleri bir birleriyle akrabalık ilişkileri bulunan ve Troya’nın da müttefiği olarak dizelerde yer alan Lelegler, Klikyalılar ve Karialılar olarak teşhis edilmektedir. Bu hususta bölgede yer aldığı bilinen Assos, Lyrnessos, Pedassos ve Paasandra veya Passandra gibi isimler de günümüzde yapılan dil araştırmaları ışığında Ege Bölgesi’nin her iki kıyısında ve adalarda yaşadığı bilinen Pelasglar ve dolayısıyla da onlarla ilişkili olan Lelegler, Klikyalılar ve Karialılar ile ilişkiyi kesinleştirir gibidir. Sözcükler arasında yer alan –ssos ve – nd- ses oluşumlarının Yunan diliyle ilişkisi olmadığı ve daha çok Trako-Pelasgian dil özellikleri kapsamında kaldığı bilinen bir gerçek olup, özellikle –assos veya –essos sözcüklerinin şehir anlamına geldiği bilinmektedir. Bu noktada kayıtlarda Klikyalılar ve Lelegler’in daha sonra göç ettikleri bölgelerde de benzer adlar taşıyan kentler kurmuş olmaları gerçekten ilgi çekicidir. Bu toplulukların her biri mitik ve sisler altından gelen bilgi kırıntıları ışığında Denizci ve Korsan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların Geç Tunç Devrinde Anadolu kadar tüm Akdeniz’in sosyal yapısını değiştiren Deniz Kavimleri ile de ilişkisi barizdir.
Metnin tamamına ekteki dokümandan ulaşabilirsiniz.