Kutsal Vadi TUVA Kimindir?
- Elçin Tuva
- 3 Oca 2018
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 1 May
Kutsal kelimesi TDK Sözlük açıklamasına göre "Tanrısal olan" demek. Peki Allah'ın kitabı Kuran'da, Ta-Ha Suresinde Musa'yala konuşan Allah "Kutsal Vadi Tuva'dasın, çıkar çarıklarını Musa" derken hangi tanrının kutsalından nahsediyor olabilir? Kutsal vadi Tuva, hangi tanrıya ait olabilir? İşte bir inceleme yazısı.

Önceki yazılarımda bahsettiğim TUVA kelimesi, Türkçe bir kelimedir dedim.
İbranicede ve ilgili halk arasında; Arapçada ve yine ilgili halk arasında yaşamıyor olmasını da buna bir ispat olarak gösterdim.
Ne bir kişiye, ne bir güne, ne bir yere; İbranilerde ve Araplarda ad olarak verilmemesi ve bu sebeple yaşamamasını da bir diğer ispat olarak kullandım.
Hem ad olarak, hem yer adı olarak hem de başkaca kelimelere türeme açısından ön ayak olmasını da TÜRKÇE olmasında yardımcı bilgiler olarak kullandım.
Ancak anlam karmaşası içinden henüz kolaylıkla ellerimizi sıyırıp çıkabildiğimiz bir hamur değildir TUVA.
Çünkü kutsallığına yönelik dayanak olarak ele aldığım Kutsal Kitap olan Kuran, birçok dini ve siyasi kesimlerce müphem görülmektedir. Yani reddedilen Kuran ile yolculuk kafadan bazı kesimlerin dikkatini siliyor. Olabilir. Ortada dil var nasıl olsa, dinden çok daha eskilere uzanıyor üstelik. Keza Hak Dinlerin tarihini en geç eksi 4.000 yıllarına götürebiliyoruz. Dİli ise milyon milyon yıl öncesine.
Ben ise burada ne Kuran kutsal kitabının müphemliğini ortadan kaldırmakla kendimi yükümlü kılıyorum ne de müphemdir diye bir çaba gütmüyorum. Kutsal Kitapların doğruluk derecesi benim konum dedğil. Ben içindeki mevcut verilerle, dil konusuna ve kültür konusuna bir açıklık getiriyorum. Kimin tarafından yazıldığı bir yana, yazılı metin olması benim asıl ilgimi çeken konu. 1.400 yıl öncesinde yazılı bir metinde Tuva kelimesinin neden geçtiğini inceliyorum net olarak.
Benim söylemlerimin ana fikri şudur: TÜRK, dünyadaki tüm medeniyetlerde, ‘DİP KÜLTÜR’dür. Türkler her yerdedir ama herkes TÜRK değildir! Sadece TÜRKLER TÜRKTÜR!
Bu ne demektir?
Öncelikle Irk ve Millet kavramını kısaca açıklamakta fayda var. Irk, aynı kandan soydan gelenleri ifade eder.
Millet, aynı amaç ve çıkar doğrultusunda bir devlet sınırları içinde teşkilatlı olarak yaşayan grubu ifade eder. Türkler, aynı ırktan soydaşları ile de farklı soydaşlar ile de devlet kurup milletleşmiştir. Toba Devleti buna bir örnektir. Türkler, Toba Devletini küçük moğol gruplar ile kurmuştur. Ancak üst kültür, her zaman olduğu gibi Türk Devletinde Türke ait olmuştur.
Irk konusunda daha detay için Atatürk Dönemi Tarih kitabından şu sayfalara bakmak, iyi olacaktır. Sayfaya ulaşmak için tıklayınız.
Bir dinde, bir yaşam öyküsünde, bir düşünme biçiminde başlangıç noktası ve ivme kazandığı tüm güç gerektiren köklü sorunlarda TÜRK devrededir, mitolojiden de bunu görebiliyoruz.
TÜRKLER, medeniyeti bir tahtaya yazıp kenara çekilmiş insanlar değillerdir. Bizzat başöğretmenliğini yapmış ve uygulama esnasının hemen her safhasında bulunmuş ve yerli halkların gelişimine katkı sağlamıştır.
Bu esnada tercihi sebebiyle ırk adını günlük söylemlerde sürdürmüş ya da sürdürmemiştir. Ama kendi kültürünü de tıpkı aktardığı yerli halklar gibi kesinlikle sürdürmeye devam etmiştir.
Hikâyemin başlangıç noktası dediğim TUVA kelimesinin Kuran’ı Kerim’de olması sebebiyle bakışlarımı bu kitaba daha yoğun bir biçimde çevirdim. Elbette ki bu kitap, bizlere sanıldığının aksine dinden başka da şeyler söylüyordu. Kitabın güvenilirliğini tartışadursunlar, ben böyle bir detay şimdiye kadar diğer kutsal kitaplarda görmediğim için Kuran’ı Kerim’i elimden düşürmemeyi tercih ediyorum bu inceleme kapsamında.
Bu noktada da İslam dininin savunucuları ile karşı karşıya geliyorum. Hoş, karşıma çok da çıkıp ciddi sorular henüz soramadılar. Çünkü eğitim biçimi gereği ezberci olduklarından, ezber bozan bu konuda çok fikir yürütemediler. Sadece şu kutsallık konusu biraz irdelendi. Dendi ki; madem öyle kutsal bir yer var; neden bundan kimsenin haberi yok? Üstelik o yer, nerede?
Ben de tam olarak yıllardır bu soruyu soruyorum zaten. O yer neresi ve neden kimsenin haberi yok?
Bu noktada bir yanlışlık mı var da diyemiyorlar, çünkü o zaman Kuran’a laf etmiş olacaklar. Yoktur da diyemiyorlar, çünkü mideleri kabul etmiyor karşılarına çıkan sonucu.
Arap değil, İbrani değil, peki bu TUVA KİM?
Üstelik Kutsal vadiymiş; peki, kimin kutsalı bu?
Alenen dillerine alıp soramadıkları soruyu ben sorabilir ve cevabını arayabilir, hatta ve hatta bulabilirim.
Çünkü Ta-Ha suresininin ilk 12 ayetini şimdiye kadar kısmet açma, evlenme dilekleriyle okuyan Müslüman kardeşlerimiz; birden bire TÜRKLE karşılaşınca elbette soğuk bir duş aldılar.
TÜRK değildir o, başka bir şeydir diye kıvırdılar. Ben de soruyorum?
PEKİ, TUVA NE’CEDİR? TUVA KİMİNDİR?
Kuran’ın belli bir terbiyesi, ölçüsü ve konuyu aktarma biçimi yani edebiyat anlayışı vardır. Bu anlamda oldukça da güçlüdür.
Mesela bu ölçülerden biri şudur:
Diyelim ki Cehennemin bir katını anlatıyor dinleyenlere ve dinleyenler, o güne kadar bilmedikleri bir terimle karşılaşıyor. Kuran, bu noktada edebi olarak şöyle yaklaşıyor: ‘’Nedir bu, bilir misin? O, işte tam olarak şudur.’’
Evet, Kuran ortaya koyduğu çok terimi kendiliğinden açıklar. Nedir o biliyor musun, diye sorar eğer ifade olunan yeni bir terimse. Dinleyenin bilmediğini bildiği için sorar ve cevabını verir.
Ama TUVA için Kuran’da böyle bir soru yok.
Örneği uygulayalım:
‘Ey Musa, ben senin Rabbinim, çıkar çarıklarını çünkü Kutsal Vadi TUVAdasın. SEN TUVA NEDİR BİLİR MİSİN? O KUTSALDIR; kutsal bir vadidir’’ diye bir ifade görmüyoruz.
Nasıl bir ifade görüyoruz?
Ayeti aynen alalım:
“İnnî ene rabbûke fehla' na'leyk inneke bil vâdil mugaddesi Tuva”
Mukaddes Tuva diyor. Yani Kutsal Tuva.
Peki, bu mukaddes olan KUTSAL ne demektir?
Türk Dil Kurumunun internet üzerinde bulunan sözlüğündeki sorgulamamıza göre aşağıdaki bilgileri alıyoruz:
‘Kutsal ’
sıfat, din b. (***)
1. sıfat, din b. (***) >> Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes
2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsi, mukaddes, lahut
3. Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen
4. Felsefe >> Tanrı'ya adanmış olan, tanrısal olan
Tanrıya adanmış ya da Tanrısal olan, bunu aldık. Dini saygı uyandırması gereken, bunu da aldık. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede kutsi, bunu da aldık. Dokunulmaması, bozulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen… Bunu da aldık.
Ne çıktı ortaya?
Kutsal yani mukaddes demek Tanrısal olan demek. Tanrıya ait demek. Peki, Allah Kuran'da Musa'ya "Çıkar çarıklarını çünkü Kutsal Vadi Tuva'dasın" derken tam olarak kime ait bir yerden bahsediyor?
her halde SÜmer Tanrısı Nana'dan bahsetmiyor. Ya da Buda'dan. Ya da ne bileyim Yehovadan.
Kendinden bahsediyor elbette.
Kendinden bahsederken "Tekim ben, bana şirk (ortak koşma)" diyen bir Tanrı, Kutsal Vadi derken kendine ait bir yerden bahsediyor tabii ki!
Yani Mukaddes Vadi Tuva, Kutsal Vadi Tuva, bir vadidin adı ve bu vadi Allah'a ait!
Bir dinin içinde geçmiyor.
İbranilere ait kutsal yer Tuva, diye bir şey yok.
Müslümanlara ait kutsal yer Tuva, diye bir şey yok.
Hristiyanlara ait kutsal yer Tuva, diye bir şey yok.
Ama "Kutsal Vadi Tuva" diye bir şey var. Kuranda yazıyor, doğrudan Allah'ın kutsalı bir yer ve oralı olan kimse yok.
Çok tuhaf değil mi?
Açıkçası sırf buna bakarak bile ben insancıkların, derdinin Allah'a şirinlik olsun diye bir dine mensup olmadığını düşünüyorum. Bence dinler, bir tür ticari kuruluş. Şayet dert, Allah'a şirinlik olsa, Tuva'nın peşine düşerdi bu dindarlar. Hangi dinden iseler artık. Ama ortada böyle bir şey yok. Kudüs var, Kabe var. Buralar için ortalık birbirine karışıyor. Ama Tuva...
Tanrının Kutsal Vadisi Tuva.
Kimsenin umurunda değil.
Fazlasıyla tuhaf.
Nedir o?
TUVA.
Üstelik...
Nerede Tuva?
Henüz net olarak bilmiyoruz.
Adıyaman’da bir tane var ama… Henüz ziyaret etmediğim için şimdilik sözlerime burada son veriyorum.
Çünkü Musa peygamberin Sibirya bölgesine deveyle kısacık bir sürede ailesiyle birlikte gitmiş olma ihtimalini düşünmedim değil ama o günkü şartlara bakınca bunun imkânsızlığını kabul ettim.
Demek ki TUVA KUTSAL VADİSİ, Musa’nın devesiyle ve ailesiyle birlikte gidebileceği kadar bir mesafe içindeydi.
Ancak su götürmez bir şekilde şu gerçek ki; Kuran’ın sahibi, Musa’nın Rabbi; alenen Müslümanların kitabında şunu diyordu:
TUVA BENİM KUTSAL VADİMDİR.
BENİM KUTSALIMDIR.
BENİMDİR.
Dokunamaz, bozamaz, karşı çıkamazsınız. Hatta o bölgeye geldiğinizde de peygamber bile olsanız pabucunuzu filan çıkaracaksınız.
Elçin Tuva Öztürkoğlu
Comentarios