Her bir edebî dil, konuşma diline değil, onun farklı bir ağzına da değil, yalnız umumî halk diline dayanarak meydana gelir ve onunla türlü münasebette bulunarak gelişir.
Umumî halk dili çeşitli diyalekt ve ağızların ortak unsurlarına dayanarak oluşur, kullanılma sırasında farklı ağızlara ait özellikleri de umumî halk derecesine yükseltir. Bundan dolayı umumî halk dili tek tek ağızlardan çok daha zengin olur, olgunlaşma derecesine ulaşır.
Umumî halk dili iki türlü oluşur: Folklor dili ve koyne* olarak. Eğer halk koyne oluşumunu sağlayabilecek derecede yakınlaşma yerlerine sahip değilse, umumî halk dili yalnız folklor dili olarak yaşar.
Folklor türlü ağız temsilcilerinde meydana gelir de, çok çabuk diğer ağız temsilcilerine de ulaşır, hatta onu dağıtan özel hikayeciler, fıkra anlatıcıları, türkücüler vardır. Bundan dolayı herhangi bir folklor dili umumî halk dili olarak çok çabuk gelişebilir.
Çeşitli tarihi dönemlerdeki folklor dilini açık olarak göz önüne getirmenin zor bir tarafı da vardır. Eski devrin folkloru dilden dile, boydan boya geçir, kendisinin dilini de çağın dilinin hizmetine sunar, yani onun dili halk diliyle beraber gelişir, serpilir. Bundan eski folklor dili bizim zamanımıza önceki şekliyle ulaşamaz. Ancak kendi zamanında yazılıp bırakılan folklor dili, o devrin folklor dilini (yani umumî halk dilini de) belli derecede yansıtabilir.
İdil boyu Türklerindeki umumî halk dilinin en eski örnekleri Kaşgarlı Mahmut tarafından 1072 yılında kaydedilen folklor eserlerinde korunmuşlar. İşte birkaç ata sözü: Kuş kılıç kınga sıgmac. "Çift kılıç kına sığmaz." Öküz adakı bolgınça, buzagu başı bolsak "Öküz ayağı olacağımıza, buzağı başı olsaydık."
İdil hakkındaki türkünün de İdil boyu Türklerinin dilini yansıttığı düşünülebilir:
itil suvı aka torur.
Koyu tübi kaka torur.
Balık telim, baka torur,
Kölün takı kuşerür
"İdil suyu akıp durur
Kaya dibini dövüp durur
Balık, kurbağa çok olur
Suları da dolup durur."
XIII. asır sonunda ve XIV. asır başlarında batıdan gelen misyoner (yani Türk edebî diline alışık olmayanlar) tarafından yazılmış "Codeks Cumanicus" külliyatında Kuman (Rusça-Polavets, Türkçe-Kıpçak, Batı Avrupa'ca-Kuman) umumî halk dili örnekleri kaydedilmiştir. İşte birkaç cümle: Men sizinip eytip idim sizge tenri süzin, til bilmeyim, tılmaç yok... Kaçan anı taş bilen taşlap idi, ul ey tir idi: Yukarı bakıp küriniz! Men kürirmen kim, kük açılıptır... Tenri katına kirirbiz, ul yol bilene barsak... Kaçan kürdiler ul yoldıznı, oh söyiniç, söyindiler, kirdiler ul öyüge, taptılar, ul uglannı.. (Borıngı, 1963,182).
Bugünkü umumî halk dilinden pek fazla ayrılmayan dili, biz yazılı edebî dile giren atasözlerinden de bulabiliriz. Bu çeşit folklorun dili Biarın, Bulgar, Altın Ordu, Kazan Hanlığı ve ondan sonraki dönemlerde de hemen hemen aynıdır... Yani, folklor dili (umumî halk dili), çok vakit geçmesine rağmen çok büyük atılımlar yapmadan, yavaş yavaş gelişmesine devam eder.
Bu kitapta Tatar folklorunun çeşitli dönemlerde yazılmış örnekleri veriliyor, bunlardan hareketle, Tatar umumî halk dilinin çağlardaki görüntüsünü göz önüne getirmek mümkündür.
Kaynak : Kültür Bakanlığı, Tatar Halk Edebiyatı, Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi