Şamanizm milattan önceki devirlerden bu yana Türklerin ve çevrelerindeki toplulukların, İç Asya ve Orta Asya'da yaşadıkları bölgelerde uyguladıkları, şaman ya da kam adı verilen din adamları aracılığıyla gerçekleştirilen bir inanç ve uygulamalar bütünüdür.
Bazılarına göre bir dini ifade eden bu terimin karşılık geldiği inanç sistemi, aslında İslamiyet, Hristiyanlık, Budizm gibi tam anlamıyla teşekkül etmiş bir din değil. Tanrılar, ruhlar ve insanlar arasında ilişki sağlayan bir sistem ve tekniktir.
Başka bir görüşe göre ise bir din olmakla birlikte bu, onu tümüyle kavrayabilecek yeterli bilgiye sahip olmadığımızdan açıkça ortaya konulamamaktadır.
Şamanizm sözcüğü Tunguzcadaki şaman isminden gelmektedir. Bu sözcük, Rus bilim insanları aracılığıyla bilim terminolojisine girmiştir. Türk topluluklarında şaman teriminden çok "Kam" sözcüğü kullanılmıştır. Bu yüzden söz konusu inançlar bütününe "Kamcılık" demek de mümkündür ya da Orta Asya'nın bazı bölgelerinde kullanıldığı gibi "Tanrıcılık" veya "Tengricilik" de denebilir.
Aşağıda da şaman denilen din adamı ile ilgili olarak tartışılacağı gibi eski Türkler ve günümüz Sibirya halkları (Tunguzlar dahil) dinlerinin adı olarak "Şamanizm" terimini kullanmamışlardır. Hatta Potapov'un ifade ettiği gibi günümüz Altay toplulukları dinleri için bir isim öngörmüyor.
Sadece "din" ifadesini kullanıyorlar.
Buryatlar ve Moğollar da benzeri şekilde "Kara Din" ibaresini kullanıyorlardı. "Şaman" kelimesinin telaffuz edildiği belirtilen Tunguzlarda da bu kelime sadece "Din Adamı" anlamında kullanılıyordu. Bu nedenle Şamanizm teriminin bir din adı olarak ifade edilmesinin şimdilik bilim insanlarının bir öngörüsü olduğunu düşünmek belki de daha doğru olacaktır. Her ne kadar aşağıda ifade edileceği üzere Biruni'nin eserinde aktardığı "Şamaniyyun" ve "Şeman" gibi kelimeler varsa da bunların din adı olarak kullanılıp kullanılmadığı veya bu amaçla belirtilmiş ise bunların Biruni'nin isim vermek ihtiyacından kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususu net değildir.
Şamanizm, erken devir Türkleri ve onların komşuları arasında çok daha eski çağlardan itibaren totemist inançlar, ata kültleri, hayvan kültleri, doğa kültleriyle birlikte görülmektedir. Bazı araştırmacılar buradan hareketle Şamanizmin Türklere sonradan geldiği fikri üzerinde durmaktadır. Dolayısıyla Şamanizmin 4. ve 5. yüzyıllardan önce Orta Asya'da bilinmediğini iddia etmektedirler.
Araştırmacı Gumilev, konuyla ilgili olarak "Gerek kam terimi gerekse kamlık sözü ilk defa 7. yüzyılda tespit edildiğinden, Cungarya ve Altay Türkleri arasında da kamlık sisteminin 7. ve 8. yüzyıllar arasında ortaya çıkmış olma ihtimali fazladır" görüşünü diler getirir.
........
Sanat Tarihine ilişkin söz konusu tasvirler bize Şamanizm denilen uygulamalar bütününün köklerinin belki de Tunç Devrine kadar uzandığını gösteriyor.
Ebu Reyhan el-Biruni, el-Asarü'l-Bakiye an el-Kurunü'l-Haliye adlı eserinde Şamanizmin, Buda ortaya çıkmadan önce var olduğunu söyleyerek bu inanç sisteminin çok daha eski olduğunu söyleyerek bu inanç sisteminin çok daha eski olduğunu belirtiyor.
"Şeriatlar meydana gelmeden önce ve Buda (Budasif) ortaya çıkmadan önce yeryüzünün doğusunda yaşayan insanlar, şamaniyyun idiler. Bunlar putperesttirler. Bunların kalıntıları bugün Hindistan, Çin, Tuguzguz ülkesinde bulunmaktadır. Horasan halkı bunlara şemnan der... Bunlar zamanın ebediyeine, ruhların tenasühüne, feleğin sonsuz bir boşlukta düşmekte olduğuna inanırlar. "
.........
Söz konusu inanışlar arasında evren, dünya, öteki dünyayla ilgili inançlar ve düşünceler de yer almaktadır. Böylece ortaya çıkan bu büyük ve karmaşık bütün ya doğrudan doğruya mitoloji kapsamına girmekte ya da çeşitli mitolojik öğeleri içermektedir.
Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu Türk Mitolojisinin Ana Hatları
Tengrinin dininde, O nun kut verdiği insanlar dışında hüküm verebilecek farklı bir karakter veya tanımlanmış bir makam yok diye biliyorum. ibadette ise insanların Yaratıcıya ulaşmak için bir aracı kullanmaya ihtiyacı olmadığı bu dinin özelliklerindendi diye bilmekteyim. Sorun şu ki, din ne zaman kamların yada şamanların erki altına girmiştir. ve Tengri dininin örfü hiçbir toplumca gerçek anlamda kayıt altına alınmamışmıdır ?
ilginçtir ama tüm dinler başlangıçta tanrılara aitken zamanla din adamlarına ait olmuştur. ve insanların tanrıya ulaşmasında kendilerine özel yetkilerle aracı kılmışlardır. kısacası günümüz TÜRK DÜNYASINDA gerçek anlamda TENGRİNİN Dinine inanan ve yaşatan varmıdır. kastım tengricilik değildir...